Etiketleme; bireyin mental, fiziksel ya da sosyal anlamda yetersizlik olarak atfedilebilecek bir özelliğinden dolayı onu olumsuz bir sosyal tutumla değerlendirmektir. Bu olumsuz tutum, ayrımcılığa ve bireyin toplumdan dışlanmasına neden olur.
Mental Sağlık Alanında Etiketleme
Mental sağlık alanında etiketleme, mental sağlık sorunlarıyla ilişkilendirilen olumsuz inanç, önyargı ve stereotipleri kapsar. Günümüzde mental sorunlara yönelik farkındalık her ne kadar artmış olsa da etiketleme ne yazık ki hala yaygın. İçinde bulunduğumuz Mental Sağlık Farkındalık Ayı belki de etiketlemeye dair farkındalık kazanmak için en doğru zamanlardan biri.
Özellikle sosyal medya sitelerinde “narsisist”, “borderline”, “anoreksik” gibi etiketlerin günbegün yaygınlaştığına şahit oluyoruz. Şizofreni, bipolar gibi psikotik özellikli bozukluklar ve kişilik bozukluklarının sık sık etiketlendiklerini görüyoruz. Bazen de medyada bir grubun ötekileştirmek amaçlı mental sağlık sorunlarıyla etiketlendiklerine şahit oluyoruz. Çoğu zaman bilinçsizce yapılan etiketleme davranışının bireylerin yardım arayışı ve iyileşme süreçlerinde yıkıcı sonuçları olabiliyor.
Mental Sağlık Alanında Etiketlemenin Türleri
Araştırmacılar, mental sağlık alanındaki etiketleme davranışını farklı perspektiflerden incelemiş ve olası sonuçlarını belirlemişler:
- Toplumun Bireyi Etiketlemesi: Toplum psikolojik/psikiyatrik destek aldığı bilinen kişiyi “tehlikeli”, “yetersiz”, “öngörülemez” olarak etiketler ve durumu için onu suçlar. Etiketlenen kişiyi, iş ve ev sağlamayarak dışlar.
- Bireyin Kendisini Etiketlemesi: Kişi, durumuna yönelik olumsuz toplumsal etiketleri içselleştirip kendisini “tehlikeli” ve “yetersiz” görür. Kendisini değersiz bulup ihtiyaç ve isteklerini kısıtlar.
- Yasalar ve Kurumların Bireyi Etiketlemesi: İdari ya da özel kurumlar yasalar ya da düzenlemelerle mental sağlık sorunları yaşayan bireylerin imkanlarını bilinçli ya da bilinçsiz olarak kısıtlar.
Etiketleme Bireye Nasıl Zarar Verir?
Tüm bu etiketler, zaten yaşadığı mental sorunla başa çıkmaya çalışan birey için işleri daha da zorlaştırır. Kişi:
- Toplumsal önyargılar ve dışlanma kaygısı sebebiyle etiketlenmemek için herhangi bir psikolojik desteğe başvurmaktan veya destek sürecine devam etmekten kaçınabilir.
- Toplumla ilişkisi bozulabilir, kendisini izole hissedebilir veya sosyal ilişkilerinde güçlük yaşayabilir.
- Özsaygısı ve umudu da bundan olumsuz etkilenir. Tüm bu umutsuzluk ve sosyal izolasyon bireyin intihar riskini artırabilir.
- Bunların yanında etiketleme, bireyin ailesi ve sevdiklerini de karamsarlığa düşürebilir, yalnız hissettirebilir.
Etiketlemeyi Önlemek için Neler Yapabiliriz?
Etiketlemeyi önlemek çok boyutlu bir yaklaşım gerektirse de bireysel olarak da yapabileceklerimiz var:
- Mental sağlık alanındaki stereotipleri ve önyargıları oluşturan mental sağlık sorunları, nedenleri, tedavilerine yönelik yanlış öğrenmelerimizi telafi etmek için doğru ve güvenilir kaynaklardan bilgi edinip farkındalık kazanabiliriz. Özellikle etiketlemeyle ilgili, Türk Psikiyatri Derneği ve Şizofreni Dernekleri Federasyonu gibi kurumların çalışmalarını inceleyebilirsiniz.
- Yaygın olarak kullanılan etiketleyici söylemlere yönelik farkındalığımızı artırabilir ve bunları kullanmaktan kaçınabiliriz. “X bir alkolik.” cümlesini “X’in madde kullanım bozukluğu var.” ile değiştirebiliriz.
- Mental anlamda zorluk çektiğini bildiğimiz yakınlarımıza destekleyici ve empatik yaklaşabiliriz. Kendi yaşadığımız zorlukları da sevdiklerimizle içtenlikle paylaşabiliriz.
- Yaşadıkları mental zorluklar hakkında samimiyetle paylaşım yapan kişilerin öykülerini okuyabilir, dinleyebiliriz. Kendisinin de mustarip olduğu Borderline Kişilik Bozukluğu psikoterapisinde öne çıkan Diyalektik Davranışçı Terapi’yi geliştiren psikolog Marsha Linehan, aktör Jonah Hill ve şarkıcı Ed Sheeran bu isimlerden yalnızca birkaçı.
- Fiziksel sağlık sorunu yaşayan birine nasıl yaklaşırsak mental sağlık sorunu yaşayan kişiye de öyle yaklaşmayı deneyebiliriz.
Bu içeriği faydalı bulduysanız Klinik Psikolog Betül Toprak’ın bir diğer yazısı olan “İntruzif Düşünceler Neden ve Nasıl Oluşur?” başlıklı makaleyi de inceleyebilirsiniz.
Kaynaklar:
American Psychological Association (APA)
Corrigan, P. W., Druss, B. G., & Perlick, D. A. (2014). Psychological Science in the Public Interest, 15(2), 37–70.
Yanos, P. T., DeLuca, J. S., Roe, D., & Lysaker, P. H. (2020). Psychiatry Research, 288, 112950.
Sayfa içeriği yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka bir uzmana başvurunuz.