Carl Gustav Jung'un psikolojik analizleri, insanı anlamak için kişinin içsel keşiflerine ve yolculuklarına odaklanır. Jung'a göre, "Dışa bakan rüya görür, içe bakan uyanır." Bu düşünce, bireyin kendi kişiliğini ve içsel dünyasını keşfetmesi gerektiğini ve bu keşfin kişisel gelişim için temel olduğunu vurgular. İnsan dış dünyayla etkileşim kurarken, yaşamını şekillendirirken içsel dünyasını anlamlandırma ihtiyacı duyar.
Bugünkü yazımızda bahsettiğimiz kavramları Black Swan (Siyah Kuğu) filminde nasıl görebileceğimizi inceleyeceğiz. Başlamadan önce, bu kuramı biraz daha detaylandıralım:
Jung'un Arketip Kuramı Nedir?
En basit haliyle Jung'un arketip kuramı, insan psikolojisinde evrensel kalıpları/sembolleri açıklamak ve anlamlandırmak için oldukça fazla kullanılır. Aslında bize şu sorunun cevabını veriyor olabilir Jung’un kuramı: “Neden farklı kültürlerde ve zamanlarda bile benzer hikayeler, mitler ve karakterler ortaya çıkıyor? Dünya kendini tekrar mı ediyor?”
"Arketip" teriminin kendisi ise, insanların kolektif bilinçdışında yer alan evrensel semboller ve temaları tanımlamak için kullanılıyor. Jung’un psikolojik teorilerinde ve kuramlarında önemli bir yere sahip olan bu terim, insanların tarih boyunca oluşturduğu mitler, hikayeler, masallar, destanlar ve rüyalar aracılığıyla toplumların ve kişilerin kültürler arası benzerliklerini anlamamız için geniş bir yelpaze sunar.
Bu kuramın ana çekirdeğinde yer alan "Persona" ve "Gölge" arketipleri, özellikle Jung'un teorilerinde oldukça önemli bir yer tutar:
1. Persona Arketipi Nedir?
Persona, bireyin dış dünyaya sunduğu sosyal maske ve kabul gören kimliğini temsil eder. Bu kişinin kendisini dışarıya sunma, tanıtma biçimidir.
Hayatın farklı zamanlarında ve alanlarında birey farklı personalara bürünebilir, onların özelliklerini benimsemeyi ve yansıtmayı seçebilir.
2. Gölge Arketipi Nedir?
Gölge ise bireyin bilinçdışında bastırdığı veya reddettiği karanlık yönlerini ifade eder. Yani personadan farklı olarak içerideki 'gerçekler' Jung'un gölge arketipi olarak kabul edilir.
Bu arketipler, bireyin içsel ve dışsal dünyaları arasında bir denge kurmasına ve bütünleşmesine olanak tanır. Yani aslında Persona ve Gölgeyi Yin ve Yang gibi tanımlamak yanlış olmaz.
Şimdi gelelim, bu kavramların Black Swan filmi ile ilişkilendirilmesine...
Arketipler Üzerinden Black Swan Filmi İncelemesi
Black Swan filmini Jung'un analitik psikoloji perspektifinden incelemek; filmin derinliğini, karakterlerin içsel dönüşümünü ve temaların farklı bir bakış açısıyla değerlendirmemize yardımcı olur. Jung’un kuramıyla birlikte ana karakter olan Nina'nın gelişiminin seyrine, persona ve gölge arketipleri arasındaki savaşın nasıl adım adım geliştiğine, bu çatışmalar sonucunda birinin film boyunca aslında nasıl galip geldiğine şahit oluyoruz.
Persona ve İç Dünyanın Zıtlaşması
Tekrardan hatırlayalım: Jung'un arketip kuramında persona, bireyin dış dünyaya sunduğu ve toplum tarafından kabul gören maskesini ifade eder. "Black Swan" filmindeki ana karakter Nina Sayers, başlangıçta beyaz kuğu rolündeki mükemmeliyetçi ve zarif persona (toplum tarafından ve dış gözle onu gördüğümüz şekil) ile tanınır.
Ancak siyah kuğu rolünü oynarken persona maskesiyle çatışmaya, gerçek benliği ile çelişkili davranışlar sergilemeye başlar. Bu, Jung'un persona arketipi altında incelenen bir örnektir: Nina'nın dışarıya sunduğu persona, içsel dünyasındaki karmaşık duygular ve bastırılmış arzular ile uyumsuzluk gösterir ve benliğinde çatırdamalar meydana gelir. Persona, bireyin kimlik oluşumunda ve sosyal ilişkilerinde önemli bir rol oynar.
Jung'un kuramında, sağlıklı bir kişilik gelişimi için persona ile gerçek benlik arasında bir denge sağlanması gerektiği vurgulanır. Bu dengeyi sağlamak, bireyin içsel ve dışsal dünyaları arasında uyum sağlamasına ve bütünlüklü bir yaşam sürmesine yardımcı olabilir. Fakat filmde Nina’nın personası ile gerçek benliği arasında çatışmaların belli psikolojik problemler yarattığı gibi bir düşünce ortaya çıkıyor. Ek olarak Nina’nın sadece kendisi içinde değil, annesiyle de oldukça ciddi problemleri olduğu fark edilebiliyor.
Gerçekliğin Gölgesi
Gelelim ikinci arketipimiz olan Gölge'ye...
Jung'un arketip kuramında gölge, bireyin bilinçdışında bastırdığı ve kabul etmek istemediği karanlık ve vahşi yönlerini temsil eder. "Black Swan" filminde Nina'nın karakteri, gölge arketipi açısından ve Nina’nın kendi gölgesiyle olan çatışmalarını gözlemlemek için ilginç bir deneyim sunuyor:
Başlangıçta beyaz kuğu rolünde saf, mükemmeliyetçi ve kontrolcü bir persona sergileyen Nina, siyah kuğu rolünü oynamaya başladıkça içsel karanlık yönlerini keşfetmeye başlıyor. Lily karakteri bu gölge arketipinin dışa vurumu olarak karşımıza çıkıyor. Son sahneye kadar Nina’nın kendi personası ve gölgesinin çatışması, somut olarak Nina ve Lily'nin kavgaları üzerinden yansıtılıyor. Bunları seyirci olarak Nina ile birlikte deneyimliyoruz. Lily, Nina'nın bastırdığı kıskançlık, cesaret, cinsellik gibi duyguları ve arzuları temsil ediyor. Lily'nin varlığıyla ve baskınlığıyla, Nina’nın onu kontrol etme ve alt etme çabasıyla Nina’nın benliğindeki kırılmaları an be an tanık oluyoruz.
Jung'un gölge kavramı, bireyin kendini gerçekleştirmesi ve bütünleşmesi için göz önünde bulundurulması gereken önemli bir unsur. Gölgeyle yüzleşmek ve onu kabul etmek, bireyin psikolojik büyümesi için zorunlu ve oldukça önemli adımlardan bir tanesi. Filmde bunun yansıması şu şekilde yorumlanabilir:
- Nina'nın film boyunca personasının gölgesiyle olan mücadelesini filmin belirli noktalarında Nina’nın sanrı boyutuna ulaşan dışa vurumlarla ile ifade edildiğini görüyoruz.
- Bu sanrılar sonucunda ya da esnasında Nina’nın kendine zarar verme davranışı içerisinde olduğuna bazı sahnelerde tanık oluyoruz.
- Persona ve gölgesinin içinde sıkışan Nina’nın siyah ve beyazı birleştirmek yerine bu iki kişiliğini birbirinden ayırmaya çalıştığını ve tercih yapmak zorunda kaldığını gözlemliyoruz.
Arketip Kuramında Semboller
Yazımızın başında, Jung’un insanların ortak deneyimlerini ve evrensel sembollerini temsil eden arketipleri vurguladığından bahsetmiştik. Yönetmen Aronofsky'nin Black Swan filmde kullandığı semboller ve mitolojik referanslar, Jung'un kolektif bilinçaltı teorisine de bu açıdan bir atıfta bulunuyor:
Siyah ve beyaz kuğu, mitolojik ve kültürel bağlamlarda yaygın olarak kullanılan sembollerdir ve izleyiciye derin, evrensel bir mesaj iletmeye yöneliktir. Bu semboller, izleyici üzerinde ortak duygusal ve psikolojik tepkiler uyandırarak, Jung'un teorileriyle uyumlu bir şekilde, insan psikolojisinin evrensel niteliklerini keşfetmeye teşvik eder ve bu filmi izleyen her bireyin kollektif bilinçaltı kuramından dolayı filme karşı belirli ortak düşünceler, tepkiler ve duygular beslediği gözlemlenebilir.
Umarız bu film inceleme yazımızı ve Carl Jung'un arketip kuramı hakkındaki bilgilendirmemizi beğenmişsinizdir. Dilerseniz "Sosyopat Nedir? (Sosyopat Belirtileri ve Özellikleri)" ve "Sosyal Medya Bağımlılığından Nasıl Kurtulunur?" adlı yazılarımızı da inceleyebilirsiniz.
Ayrıca Heltia uygulamasını indirerek online terapi alabilir, ihtiyacınız olan konularda uzman desteğiyle iyileşme sürecinize hemen başlayabilirsiniz.
Sayfa içeriği yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka bir uzmana başvurunuz.