Değerler, hayatımıza anlam ve amaç kazandıran bilinçli olarak seçilmiş kriterlerdir. Yakın zamanda yaşadığımız deprem gibi travmatik olaylar yaşama dair tüm inançlarımızı sarsabilir. Bu yüzden de geleceğe yönelik hedeflerimizi anlamsız bulabiliriz, rutinlere ayak uydurmak ya da gelecekten beklentilerin olması saçma gelebilir.
Bu anlarda, kişisel bir kaynak olarak değerler, hayatı yeniden anlamlandırma ve bir istikamet belirlemede bize rehberlik edebilir.
Bir Pusula Olarak Değerler
Değer ve hedef gibi birbiriyle karıştırılması çok olası iki kavramı daha iyi ayırt edebilmek adına pusula metaforundan yararlanabiliriz.
Değerleri, pusula üstündeki kuzey ve güney gibi yönler olarak düşünelim:
Yaşam pusulalarımızda kimimiz için aile, kimimiz için fiziksel öz bakım, kimimiz içinse eğitim yönelmek istediğimiz yönü yani değerlerimizi ifade eder. Bu yönde bir de varmak istediğimiz noktalar vardır. Bu noktalar da aslında bizim hedeflerimizdir.
Örneğin, değer alanı yakın ilişkiler olan biri için evlenmek bir hedef olabilir. Ancak evlendiğinde de kişi yakın ilişkilere önem vermeye devam edecektir. Dolayısıyla hedeflerin bizi değer odaklı bir istikamette tutan varış noktaları olduğunu söylemek mümkün.
Hedefler tamamlansa ya da değişse dahi değerler bizim için devamlı kalacaktır. Bazen bu hedeflerimiz değer rotamız dışında ya da daha kısa süreli de olabilir; para, başarı, ün gibi. Bunlardan bağımsız neye önem verdiğimizi anlamak için de kendimize “Bütün bu ün/para/başarıya sahip olduğumda, o zaman ne yapmak isterdim?” diye sormak yararlı olabilir.
Kendi Değerlerimizi Keşfetmek
Değerler, bireysel ya da sosyal öğrenmeler yoluyla kazanılır. Sosyal varlıklar olduğumuzdan içinde bulunduğumuz kültürün ahlaki ve dini prensiplerinden önemli ölçüde etkilendiğimizi söyleyebiliriz.
Bazı değerleri toplumca benimseyebiliriz. Örneğin, Doğu kültüründe bir anne için fedakar olmak pekiştirilen bir değer iken özerk olmak daha aykırı görülebilir. Bu noktada, kişinin sahip olduğu değerlerini daha objektif bir perspektiften değerlendirmesi hayati kaynaklarını keşfetmesi açısından işlevsel olacaktır.
Bu tür toplumsal değerlere dair kendimize yöneltebileceğimiz “Bu değeri benimsememin temel motivasyonu topluma faydalı olmak mı, başkalarını memnun etmek mi yoksa uymamanın getireceği suçluluk ve utançtan kaçınmak mı?” gibi bir soru farkındalık kazanmamıza yardımcı olabilir. Başkalarına uyum sağlamak ve eleştiriden kaçınmak gibi motivasyonlarla benimsenen değerlerin, kişi için bir kaynak değil de değer odaklı yaşamasının önünde bir engel olduğu düşünülebilir.
Değer Odaklı Yaşamak
Yaşam pusulası üzerinde sahip olunan değerlere yönelmek, onlara yönelik bir adım atmamızı da gerektirir. Değerler doğrultusunda çok küçük de olsa bir davranış sergilemek ödül mekanizmamızı aktive eder.
Örneğin;
- Kariyer alanına önem veren biri için önemli bir projede rol almak kazanılan başarı ve statüden de bağımsız olarak bir ödül gibi hissettirebilir.
- Bununla birlikte, fiziksel öz bakıma önem veren biri için her gün düzenli su içmek de yine aynı mekanizmayı devreye sokacaktır.
Değerler doğrultusunda eyleme geçmiş olmanın hazzı hayattan ne beklendiğinin anlamlandırmasına da yardımcı olur.
Bazen hayattaki zorlayıcı yaşantılar bizi değerlerimizden uzaklaştırabilir ve tüm enerjimizi olumsuz içsel yaşantılardan kaçınmak için harcayabiliriz. Bize çok sıkıntı yaşatan kaygı, öfke, suçluluk gibi duygularımızı çeşitli yöntemlerle bastırmaya ya da onlardan kurtulmaya çalışabiliriz. Oysaki bütün bu çabalar, bunları azaltmakta etkili olmadığı gibi, bize iyi gelebilecek önemli bir kaynaktan yani değerlerimizden bizi alıkoyuyor olabilir. Nitekim değer odaklı yaşamanın geniş kapsamlı psikolojik rahatsızlıklara müdahalede etkili olduğunu gösteren çalışmalar da bu görüşü destekliyor.
Bütün bunlara bakarak, çok sayıda acı ve belirsizlikle sınandığımız varoluş yolculuğumuzda; kendimiz için her koşulda önem verdiğimiz değerler doğrultusunda harekete geçmenin, yaşamdaki kaçınılmazlara karşı belki de en önemli içsel kaynaklarımızdan biri olduğunu söyleyebiliriz.
Bu makaledeki bilgileri faydalı bulduysanız “Aidiyet Duygusu Nedir, Neden Önemlidir?” ve “Hayatta Kalanın Suçluluğu Neden Olur ve Nasıl Başa Çıkılır?” yazılarımız da ilginizi çekebilir.
Ayrıca Heltia uygulamasını indirerek online terapi yoluyla değerleriniz, kişisel farkındalığınız ve mental sağlığınız konusunda destek alabilirsiniz.
Sayfa içeriği yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka bir uzmana başvurunuz.
Kaynaklar:
Bramwell, K., & Richardson, T. (2017). “Improvements in Depression and Mental Health After Acceptance and Commitment Therapy are Related to Changes in Defusion and Values-Based Action”, Journal of Contemporary Psychotherapy, 48(1), 9-14.
Dahl, J., Lundgren, T., Plumb, J., & Stewart, I. (2009). The Art and Science of Valuing in Psychotherapy: Helping Clients Discover, Explore, and Commit to Valued Action Using Acceptance and Commitment Therapy, New Harbinger Publications.
Gloster, A. T., Klotsche, J., Ciarrochi, J., Eifert, G., Sonntag, R., Wittchen, H. U., & Hoyer, J. (2017). “Increasing Valued Behaviors Precedes Reduction in Suffering: Findings from a Randomized Controlled Trial Using ACT”, Behaviour Research and Therapy, 91, 64-71.