Mutluluğa nasıl ulaşılır? Mutlu bir yaşam sürdürmek nasıl mümkün olabilir? Mutlu bir çocuk yetiştirmenin kaç altın kuralı vardır? Kaç adım sonra mutluluk? …
Son dönemde insanlar “mutluluğa giden kestirme bir yol” arıyor. Mutluluk üzerine sorulan ve cevaplanmaya çalışılan sorular yadsınamayacak kadar ilgi çekiyor. Fakat kimse mutluluğun ne demek olduğunu anlamaya çalışmıyor. Mutluluk ulaşılması gereken nihai bir hedef olarak belirlenmiş ve insanlar sanki mutlu olabilmenin ve bunu daimi hale getirmenin “sırlarını” çözmeye çalışıyor.
Siz de mutluluğun formülünü merak ediyorsanız, yazımızın devamını okumanızı öneriyoruz.
Mutluluk Nedir?
Esasında mutluluk bir hedef değil, olaylar ve durumlar karşısında hissedilen bir duygudur*.* Duygular da bir uyarımın oluşturduğu etki veyahut tepkilerdir. Duyguların bilişsel, fizyolojik ve davranışsal boyutları olduğu kabul edilir. Bilişsel becerilerimizle bir durumu algılarız, değerlendiririz, buna karşılık bedensel tepkiler geliştirebilir ve bir davranış üretebiliriz.
Örneğin, korku bir tehditle karşı karşıya kaldığımızı algıladığımızda (bilişsel değerlendirme) hissettiğimiz bir duygudur. Bunun sonucunda kalp atışımız hızlanabilir (bedensel tepki) ve kendimizi korumaya çalışabiliriz (davranışsal tepki).
Mutluluğun İşlevi Nedir?
Tüm duyguların bir işlevi vardır. Bir diğer deyişle her duygu bir mesaj taşır:
- Korku, hayatta kalabilmemiz için kendimizi korumamız gerektiği mesajını taşırken, üzüntü belki sevdiğimiz bir şeyi kaybettiğimiz anlamına gelebilir.
- Kaygı, belirsiz bir durum algıladığımızı gösterirken, öfke belki engellendiğimiz mesajını bize verir.
- Yazımızın konusu olan mutluluk duygusu ise, bu duyguya yol açan şey her neyse onun bize “iyi geldiği” anlamına gelebilir. Sevdiğiniz biriyle birlikte olmaktan “mutluysanız” bu durum belli ki size iyi hissettiriyor, bu ilişkiden memnunsunuz.
Mutluluk Elde Edilir mi?
Tüm duygular gibi mutluluk da yalnızca hissedilir*.* Erişilebilen, elde edilebilen bir “şey” değildir.
İnsanların “mutlu bir yaşam, mutlu bir çocuk” hedeflerinde mutluluk halinin hep kalıcı olacağı beklentisi vardır. Ama tüm duygular bir devinim içindedir. Yaşantılarla birlikte duygular oluşur, onları hissederiz ve geçer. Bir başka zaman, farklı bir yaşantı sonucu yeniden mutlu, öfkeli ya da utanmış hissederiz. Hiçbir duygu sonsuza kadar sürmez.
Mutlu Olmanın Reçetesi Olabilir mi?
Mutlu hissetme deneyimi oldukça özneldir. Birinin mutlu hissetmesine sebep olacak şeyler bir başkasıyla aynı olamaz. Sebepler aynı olsa bile aynı yoğunlukta hissedilemez. Dolayısıyla mutlu bir hayat sürebilme hedefine ulaştıracak “altın” kurallar sizin gerçeğinize uymayabilir.
- “Şunları” yaparsanız mutlu olabilirsiniz, hayatınıza “şu” rutinleri eklediğinizde mutlu olacaksınız, “bu” alışkanlıklardan kurtulduğunuzda mutluluğun kapıları açılacak gibi taktikler kişinin bireyselliğinden bütünüyle uzak olduğundan bu şekilde verilen genel geçer yargıların yanlış olduğunu bilmelisiniz.
Öznel Bir Bakış Açısıyla Mutluluk
Öncelikle şunu bilmek gerekir ki, mutlu bir hayat sürmek insanın doğasına ters bir beklentidir. Hayatlarımızda belli bir noktaya geleceğiz ve o andan sonra yalnızca mutluluğu hissedeceğiz diye bir şey gerçekçi olamaz. Bu ancak bir ütopya olurdu. Hayatımızda mutluluk, üzüntü, öfke, utanç, hayal kırıklığı birbiriyle iç içedir. Ulaşmak istediğimiz belli hedefler olabilir. O hedeflere ulaşmak bizi çok mutlu edecek de olabilir. Ama unutulmamalıdır ki, o noktada da bizi sadece mutluluk beklemiyor.
Biz ancak yaşantılarımız içinde tüm duyguları deneyimleyerek doyum alabildiğimiz (genel bir iyi oluş halinde olduğumuz) bir hayat hedefleyebiliriz. Bunun için de;
- İhtiyaçlarımızın ve bunu giderecek kaynakların farkında olmaya çalışmalıyız. Kişi zaman içinde değişen ihtiyaçlarını fark edebiliyor ve bu ihtiyaçlar kendisi ve çevresi tarafından “ona yetecek” kadar karşılanabiliyorsa genel bir iyi oluş halinde olabilir. Örneğin korktuğunda, karşılaştığı tehditleri tanımlayabiliyor ve koruma mekanizmalarını kullanabiliyorsa ihtiyacı karşılanıyordur.
- Duyguların bizim için ne anlama geldiğini bilmeli ve bu kavrayışla o duygunun verdiği mesaja uygun hareket etmeliyiz. Herhangi bir duyguyla “savaşmadan”, geçmesi için uğraşmadan, biraz durup o duyguyu anlamaya çalışmak neden oluştuğunu fark etmek çevreyle olan etkileşimimiz için daha işlevseldir. Örneğin, kişi öfkelendiğinde, bir diğerinin davranışı, yaptığı ya da yapmadığı bir şeyle karşı karşıya kalmış olabilir.
- “Mutlu olma sanatı” algımızı, kendi yaşamımızdan doyum alabilmek şeklinde değiştirmek faydalı olabilir. Tüm duygularımızla barışık bir şekilde, onların bize verdiği mesajı okuyarak hayatlarımızı zenginleştirebiliriz. Duygular yaşamlarımızın renkleridir.
- Kimsenin mutlu olma gerekçeleriyle kendimizinkini aynı sanmamalıyız. Herkesin yürüdüğü yollar farklıdır. Bir olayı algılama ve değerlendirme biçimlerimiz de öyle. Dolayısıyla hissedeceğimiz duygular da farklı olacak. Bu şekilde baktığımızda herkesin kendi hayatından aldığı doyumun oldukça sübjektif bir değerlendirmeye karşılık geldiğini görürüz.
- Son olarak yaşantımızda bir şekilde duygularımızı işlevsel bir şekilde kullanmayı öğrenememiş olabiliriz.
Burada profesyonel bir desteğin duyguları nasıl yöneteceğimiz noktasında bize yol gösterici olabileceğini ve hayat kalitemizi yükselteceğini aklımızda bulundurmalıyız. Bunun için Heltia uygulamasını indirebilir, online terapi yoluyla iyileşme sürecinize başlayabilirsiniz.
Bu yazımızı beğendiyseniz, “Çocuklarda Sorumluluk Bilinci Oluşturmak” ve “Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) Nedir?” adlı içeriklerimize de göz atabilirsiniz.
Sayfa içeriği yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka bir uzmana başvurunuz.